Kategoriler

10 Haziran 2018 Pazar

Madame Bovary / Gustave Flaubert Üzerine



     Romantizme tepki olarak doğan Realizm akımının şüphesiz en önemli temsilcilerinden Flaubert, olayların tarafsız bir şekilde, yargılamadan, ders vermeden, açıklamalar yapmadan ortaya konması gerektiğini savunur. Olayları gerçekle yoğurarak kaleme alır ve birçok yazara ilham kaynağı olur. Özellikle Flaubert'ten çok etkilenen Maupasannt "Une Vie" (Bir Hayat) eserinde Madame Bovary'i tematik açıdan kopyalamıştır.

 Flaubert, bu kitapta taşra hayatını ağır eleştirir. Bunu da özellikle iki karakter üzerinden sunar. 
Tüccarlıkla uğraşan ama asıl olarak tefeci olan L'heureux karakteri, Bovary'nin kanına yavaş yavaş giren, onu borçtan borca sokan ve itibarini kaybetmesine neden olan bir karakterdir. Adeta kapitalizmi temsil eder. 


Eczacılıkla uğraşan fakat kendi çıkarlarını herkesin ve her şeyin üstünde tutan Homais karakteri, hoşgörüsüz, ahlak kurallarına bağlı, bencil ve sıradan taşra burjuvasının klasik bir örneğidir.
 Paranın yeri ve kazanma arzusu o kadar güçlüdür ki; para, insan hayatının değerinden daha öndedir. Bunu da Emma Bovary'nin zengin düşlerinden ziyade Eczacı Homais'nin teşvikiyle mesleki açıdan yetersiz olan Doktor Charles'in yapacağı ameliyatı ücretsiz olması nedeniyle kabul eden Hyppolyte karakterinde görüyoruz.

 Gelelim olayların başı asıl karakterimize.. 

Emma Bovary okuduğu romanların etkisinde kalan ve zamanının çoğunu romanlardaki hayatı düşleyerek geçiren bir kadındır. Burjuva hayatının sahte ışıltısına kapılarak, sınıf atlama ihtirasıyla yanıp tutuşur. 
 Charles, sıradan ve Flaubert'in güzel tabiriyle "konuşması kaldırım taşları kadar düz" bir insan ve heyecandan yoksundur. Emma'nın ince ruhunu anlamaz ve onun arzularına cevap veremez. Her açıdan olduğu gibi mesleki açıdan da yetersizdir. Hayatını ve mesleğini annesinin yönlendirmesi doğrultusunda kazanmış, ilk evliliğini yaşlı bir kadınla yapmıştır. Emma, Charles ile tanıştığında ona hayallerinin aşkını ve tutku dolu hayatını yaşatacağı düşüncesine kapılmıştır. Hayallerine ulaşmak için her yolu dener. Tutkuyu başka erkeklerde aramaya koyulur.

 Emma bovary aynı zamanda 19.yy da kadının toplumdaki konumu ve değeri açısından bir başkaldırandır. Toplumun ahlaki yargılarına ve kadına dayattığı görevlere bağlı kalmayı reddederek kendi tutkularının peşinde koşmayı sürdürür. Kitap boyunca hayal ile gerçek arasında amansız bir mücadele sürüp gider. 

Emma bovary düşlediği hayata sonunda ulaşacak mı yoksa gerçeğin zaferi kaçınılmaz mı olacak?

 * Gustave Flaubert'in edebiyat dünyasından psikolojiye Bovarizm terimini kazandırdığını biliyor muydunuz? 

 Bovarizm, kişinin yaşadığı hayattan memnun olmayıp kendini üstün görerek, düşler peşinde koşmasıdır.


Sevgiler, Merveilleux 🌹

1 yorum:

  1. ‘’Asıl acınacak şey dedi; lüzumsuz bir ömrü sürüklemektir.’’

    ‘’Gerçekten de, gece, lamba yanıp rüzgâr camları sarsarken, bir kitap alıp ateş başına oturmaktan daha güzel bir şey var mıdır?’’

    Modern romanın temsilcilerinden olan Gustave Flaubert'in ''Madam Bovary'' adlı romanından en sevdiğim yirmi alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/gustave-flaubert-madam-bovary-romanindan-20-sahane-alinti/

    Keyifli okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil