Kategoriler

28 Temmuz 2021 Çarşamba

Film: Jean de Florette / Manon des Sources


MARCEL PAGNOL adlı yazarın iki kitaptan oluşan serisinin ilk filmi jean de Florette diğer adıyla L'eau de collins, kitapla epey benzer belli ki aynı tadı vermek için çalışmışlar. Yine de kitaptaki ayrıntı ve olayların hepsini vermeleri mümkün olmadığından dolayı film kısa bir özet gibi.  
Ancak imkanı olanlar, orijinal Fransızca'dan okuyabilenler ya da en azındam İngilizce çevirisini bulanlar, filmden sonra kitapları da okusalar tadından yenmez. Öyle ince işlenmiş öyle güzel bir seri ki bu, iyi ki okuyup izlemişim. Okul sebebiyle okuyup - izleyip sevmediğim bir şey yok galiba.

*Oyuncular karakterlere cuk oturmuş. 
Ugolin-Papet-Jean üçlemesinin her sahnesi harika ve kırsal manzaraları çok iyi seçilmiş. Her iki filmde de âdeta görsel bir şölen izliyoruz, aşağıya birkaç kesit ekleyeceğim. 

Köylüler için altından daha değerli olan su, ana konu. (Bizler de çok geç olmadan suyun altından değerli olduğunun farkında varırız umarım) Kitap köydeki karakterleri tek tek tanıtarak, genek işleyişten, köydeki kurallardan uzun uzun bahsederek başlıyor. Filmde ise kimin kim olduğunu ana karakterler dışında çok fark edemiyorsunuz. Bir de filmin girişinde hemen aceleyle ölen pique-bouffique karakterinin de kendine ait bir hikayesi ve başından geçen olaylar işleniyor kitapta. Örneğin, tuzaklarındaki hayvanları çalan başka köyden bir adamın peşine düşüyor. Günlerce plan yapıyor silah hazırlıyor ve adamın kafasını uçuruyor. Pique-Bouffique ise onun lakabı. Orduda olduğu zamanlarda bir hemşireden öğrendiği bilgilerle köylülerin su toplayan ellerini tedavi edebildiği için köylüler tarafından verilen bir lakap.

Askerden dönen Ugolin yanında getirdiği karanfillerden biraz yetiştiriyor. Amcası Papet'ye bu işin kârlı olduğundan fakat çok su istediğini anlatıyor. İkisi birlikte çiçekçiye bunları satmaya gidiyorlsr ve epey para ettiğini görünce de bu işe girişmek için can atıyorlar. Papet, gerçek adıyla César Soubeyran zaten köyün en zengin ailesinden geliyor, evlenmediği için de tek varisi yeğeni Ugolin. Bu ikisi planlarını gerçekleştirmek için su kaynağına sahip Pique-Bouffique'in arazisini satın almayı akıllarına koyarlar fakat PB ölünce arazi Şehirli Jean'a miras kalır. O köye gelmeden önce, Papet ve Ugolinkaynağı kapatırlar ki su olmayınca Jean biran önce şehrine geri dönsün, araziyi de öldüm fiyatına onlara satsın. 
(Extra: kitapta Ugolin yoldan geçtikçe evin çatısına taş atar harabe bir görüntü oluşsun diye) 
Bu uğurda çeşitli şeyler yaparlar. Bir gün Jean karısı ve kızıyla çıkagelir. Kambur olduğu için ondan bossu(kambur) diye bahseder herkes. Çiftçi olmayı kafaya koymuş dünya iyisi biridir, bu uğurda her şeyini ortaya koyar, inanılmaz çabalar sarf eder. Burnunun dibindeki kaynaktan habersiz olduğu için sürekli katırıyla uzak kaynaklardan su getirir. Bahçesine yaptığı sarnıçın dolması için yağmurun yağmasını umutla bekler. Her gün bıkmadan usanmadan çabalar...

Fakat taşıma suyla değirmen döner mi? 
Ah...

İkinci filmde ve kitapta Ugolin Jean'ın büyüyen kızına aşık olur ve her şeyi değiştiren çok çok önemli bir sır açığa çıkar. Bu sırrı öğrenince hepimizin yüreği dağlanır. Tek eksi yanı ikinci film çok oldu bittiye gelmiş keşke kitapların türkçe çevirisi olsa da herkes okusa gerçekten inanılmaz etkileyici, derin izler bırakan, hayatın içinden kült bir seri.

Karanfillerin içinde Papet ve Ugolin.

Çobanlık yaparak yaşayan güzeller güzeli ve hırçın Manon.

Jean ve mutlu ailesi. Arkada küçük Manoncuk.

Manon ve ona delicesine aşık olan zavallı Ugolin.


Etkileyici müziğini de buraya ekliyorum..


☆☆☆

 "Bir köylü kambur olabilir ama bir kambur köylü olamaz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder